26 Ekim 2016 Çarşamba
Yaşam
Yurtdışı Sevdası
Ülkemizde , bilhassa gençler arasında gün geçtikçe popülaritesi artan yurtdışı seyahatlari , eğitim hususuna da sirayet etmiş durumda.Özellikle batılı ülkelerin çekici turizm pazarlamaları , ülke ve şehirlerini harikulade gösterme çabaları , toplumumuzda bilhassa eğitim hayatındaki bireyleri de cezbetmektedir.Özellikle çeşitli sosyal platformlarda ortaya çıkan 'interrail' , 'couchsurfing' gibi unsurlar bu gençlerimizin bu yurtdışı merakına tuz biber ekerek , bir itici güç olmuştur.
Çoğu kişi politik karışıklar , ekonomi , huzur ortamının kaybolması , istihdam yeri olanakları , eğitim kalitesi , hayat standardının yüksek olması gibi nedenlerle yurtdışında mükemmel bir hayatın onları beklediğini düşünme gafletine düşmekte , belkide sonunda ' gurbetçilik ' yatan sonu belli olmayan bir maceraya doğru yol almaktadırlar.
Ne yazıktır ki işler sanıldığı gibi kolay değildir.2016 yılının da yarısından fazlasını yurtdışında geçirmiş biri olarak bizzat kendi tecrübelemelerimle bu duruma tanıklık etmiş bulunuyorum .
Sorunuzun cevabına gelince ; evet bende o gençlerden biriydim ! Yıllarca hayalini kurduğum seyahat için çalıştım ve ekonomik olarak kendimi hazırladım.Lakin bir türlü peşimi bırakmayan sorunlar , planımı 3 sene ertelememe neden oldu.Nihayet ailemden maddi olarak destek almadan da olsa planımı gerçekleştirdim.
Evet , sonunda Londra'daydım !
Gitmeye karar vermeden pahalı diye yaramaz denilen İngiltere , uçaktan daha henüz indikten sonra daha da bir pahalı gözükmeye başlamıştı gözüme.
Velhasılıkelam , yaptığım onca plan suya düştü.Şanslıydım çünkü dünyanın neresinde olursa olsun her işime yarayacak , problemlerimi halledecek birşeyler getirmiştim yanımda.
AZİM - KARARLILIK - SABIR
Fazla geçmeden çevrem genişledi ve iş buldum ve 4 ay boyunca bilfiil çalıştım , dil okulumun masrafını ve yaşam giderlerimi karşıladım . Yeni insanlarla tanıştım. Hayata bakış açım değişti de desem yalan olmaz.Başarının altın tepside servis edilen bir malzeme olmadığına en acı ve en keyifli tecrübelerle birlikte yaşayarak ikna oldum.
Şimdi 22 yaşındayım.Ne istediğimi de biliyorum , nasıl yaşamak istediğimi de.
Sadece kabuklarımı kırdığım , önyargılarımı yendiğim bu memlekete duyduğum sevgi için tekrar özgür olduğumu hissetmek , yeni kapılar açıp , daha çok dünya keşfetmek için tekrar bu maceraya atılacağım.Kim bilir belkide bu maceralı yolun sonunda beni güzel bir hayat bekliyordur .
Hayat mücadelesinden yılmadan , korkularınızı yenip , ondan keyif alarak güzel bir hayat yaşamanız dileğiyle...
12 Ekim 2016 Çarşamba
Eğitim
Türkiye … Çok çalışıp kazanamayanların veya az çalışıp çok bulanların.Acaba bu söylem ne kadar doğru ? Acaba biz mi üzerine fazla kafa yormadan kabullenip koyunlaşıyoruz ? Kendimize veya çocuklarımıza bazı hedefler belirkerken ne gibi amaç ve istekler doğrultusunda yol haritaları çiziyoruz ? Öncelikle ne istiyoruz ?
Para ? Bilgelik ? Belkide hepsinden bağımsız , farklı , belkide daha adı konulmamış bir kavram.
Kamuoyu acaba ne düşünüyor diye merak ettim ve kafamı kurcalayan bu konuyu daha çok irdeleme kararı aldım .Yaklaşık 100 kişiye sorduğum ‘ Bilgelik mi ? Maddiyat mı ? Sorusuna yüz kişiden 88’i maddiyat olarak cevap verdi.
Öncelikle hayat gayen nedir sorusuna maddiyat olarak cevap veren dostlarımızın cevabının analiz ve araştırma faaliyetini gerçekleştirdim.Bu kişiler şaşırtıcı bir biçimde genellikle üniversite mezunu veya hala bir yüksek öğretim kurumunda eğitim gören kısmi öğrencilerdi.Yaş ortalaması 23-24 olmakla birlikte henüz maddi doyuma ulaşmamış başarıya aç insanlardı.Bir bakıma hayat tecrübesi diğer %12 lik kısımdan çok daha az olan bu kişiler paranın nihai mutluluk olduğunu , en azından aylık en az 4000-5000 tl kazanç elde etme beklentileri olduğunu , aksi taktirde çok büyük hayal kırıklıkları yaşayacaklarını ifade ettiler.Hayatlarının yaklaşık %71 ini eğitime harcayan , ‘ okuda hayatını kurtar ‘ sözleriyle motive edilen bu gençler , artık büyük şehirlerin ağır yükü altında ezilmekte , başarıya olan inancını kaybetmekte olduğunu açıkça ifade etmeye başladı.Peki nerede yanlış yaptılar ya da nasıl yanlış yönlendirildiler ?
Türkiye
Fadıl Akgündüz insanları her seferinde nasıl dolandırmayı başarıyor
Fadıl Akgündüz deyince herkesin aklına piyasaya sürdüğü yerli malı İmza marka otomobil gelir. Ülkenin ulusal yayın yapan kanallarında canlı yayında tanıtılan İmza, Sirtt'te ki kurulacak fabrikada üretilecek ve bölgenin sanayisini hızla kalkındıracaktı. Otomotiv sanayisini yakından tanıyanlar bu projenin bir hayalden öte olmadığını anlarken evlerinde canlı yayını izleyen ve İmza'nın logosundaki Osmanlı armasını gören vatandaşlar milliyetçi duygularla İmza'yı birden bire sahiplenmişti. İmza ile Türkiye'nin dünya piyasasında bir otomotiv markası oluşturacağına inanan insanlar akın akın Akgündüz'ün şirketi Jetpa'ya para yatırarak hissedar oldular. İçinde motoru bile olmayan prototip bir otomobili başarılı bir pr çalışması ile tüm ülkeye tanıtan Akgündüz, bu çalışmanın sonucunu kısa sürede almış ve şirketine on binlerce hissedar ortak bulmuştu. Jetpa'ya o kadar çok para girişi oluyordu ki Akgündüz, ülkenin önde gelen yıldız futbolcularını bile Siirt Jetpa spora transfer edecek güce ulaşmıştı. Ancak topladığı paraları fabrika kurmak yerine futbolcu transferleri, sanatçı sponsorlukları ve kendi reklamlarına harcayan Akgündüz, bir zaman sonra paraları tüketmiş ve otomobil vaatlerini yerine getirmemişti. Bir çok insan dünyanın dört bir yanında satılacak İmza otomobillerinden gelecek parayla köşeyi döneceğini zannederken, Sirtte'ki fabrikanın temelinin bir atılmadığını öğrenince iş işten geçmiş oldu. Canlı yayında onbaşı dakika izlediği reklam filminden etkilenen pek çok insan mağdur olarak mahkeme köşelerine alacaklı olarak düşerken, Akgündüz çoktan yurtdışını boylamıştı. Akgündüz dolandırıcılıktan ceza almış ama cezası zamanaşımına uğramıştı. Tüm Türkiye bu süreçte Fadıl Akgündüz'ü dolandırıcı olarak tanımış ve ona Jet Fadıl lakabını takmıştı. Bu olaylardan yaklaşık 10 yıl sonra Akgündüz tekrardan piyasaya çıktı. Bu sefer yeni projesi Türkiye'nin ilk yedi yıldızlı oteli olacak Caprice Gold projesiydi. Akgündüz için yapılacaklar kolaydı. İmza projesinde ki gibi dini ve milli motifleri bol olan bir reklam kampanyası düzenlemeliydi. Bir anda tüm televizyon kanallarında Fatih Sultan Mehmet'in otağını kurduğu topraklarda yükselen ilk muhafazakar helal otel olan Caprice Gold'un reklamları oynamaya başladı. Bu projeden devremülk alanlar her ay düzenli gelir elde edecekler, yatırdıkları parayı 5 yılda çıkartıp hayatlarının sonuna kadar düzenli kira geliri elde edeceklerdi. Bu yatırım ülkedeki genel ekonomik yatırımlara göre iki üç kat daha karlıydı. Parayı yatıranlar hiç çalışmadan hayatları boyunda gelir sahibi olacaktı. Bir anda insanlar Akgündüz'ün geçmişinde yaptığı dolandırıcılıkları unutmuş ve evlerini arabalarını satarak, banka kredisi çekerek Caprice Gold'a para yatırmaya başlamışlardı. Oteli 3 yılda bitireceğini belirten Akgündüz, para geldikçe reklamları çoğaltıyor ve inşaatı yavaştan ilerletiyordu. Akgündüz bu şekilde 6 yılda yaklaşık 1 milyar lira para topladı. Ancak bitmeyen otel projesi ve bunun sonucunda geri dönüşü olmayan kira ödemeleri insanları tedirgin etmeye başladı. Dolandırıldıklarını yavaş yavaş anlayan insanlar Akgündüz'ün geçmişte yaptığı dolandırıcılık vakalarını hatırlayıverdi. Oysaki Google üzerinden Fadıl Akgündüz yazıldığı zaman yüzlerce dolandırıcılık haberi karşılarına çıkıyordu. Ancak kolay yoldan para kazanma hırsı insanların gözlerini kör etmiş ve bu haberleri bugüne kadar hiç dikkate almamışlardı. Evlerini arabalarını bir dolandırıcıya kaptırdıklarını anladıklarında iş işten geçmişti. Hatta bazı insanlar 4 yıl fiyatına Maldivler'de 40 yıl tatil kampanyasına bile inanıp fırsatçılık yaptığını düşünerekten on binlerce lirasını Akgündüz'e kaptırmıştı. Fadıl Akgündüz, şu anda 2400 yıl hapis cezası istemiyle tutuklu olarak yargılanıyor. İnsanların hırsını ve açgözlülüğünü iyi derecede sezip onları kullanan Akgündüz'ün, geçmişte olduğu gibi cezaevinden kurtulması halinde 10 yıl sonra tekrardan on binlerce insanı dolandırabileceği pek çok kişi tarafından inanılan bir durum. Asıl soru şu sizce sayısız insanı sayısız kere dolandıran Jet Fadıl mı suçlu yoksa hırslarına ve aç gözlülüklerine tamah edemeyen insanlar mı?
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)