16 Aralık 2016 Cuma

Sevgi

Derler ki: ilk insan 4 kolu 4 bacağı olan, yarısı dişi vücudu yarısı erkek vücudu, iki kafadan oluşan bir varlıkmış. Androgynos derlermiş bu canlıya. Androgynoslar göğe tırmanmaya, tanrılara karşı koymaya yeltenmişler. Bunun üzerine Zeus ve diğer tanrılar görüşmüşler fakat ne yapacaklarını pek bilememişler. İlk önce insan neslini bir yıldırımla yok etmeyi düşünmüşler fakat sonra insanların kendilerine sundukları kurbanlar hatırlarına gelince bu düşünceden vazgeçmişler. Zeus düşünmüş taşınmış en sonunda bir karara varmış. Demiş ki: ‘İkiye böleceğim onları. Böylelikle hadlerini bilsinler hem de iki ayak üstünde doğru düzgün yürüsünler. Eğer yine hadlerini bilmezlerse yeniden ikiye bölerim onları ve bu sefer tek ayak üstünde seke seke yürürler.’ Bu kararı verdikten sonra Zeus, karpuzu ikiye böler gibi tutmuş insanı ikiye bölmüş. Böylelikle ortaya bir bütünün iki yarısı olan iki insan çıkmış. Bu yüzdendir ki insan ömrü boyunca kaybettiği diğer yarısını arar, ne zaman onu bulsa (ya da bulduğunu sansa) yeniden bir bütün olma isteğiyle onu sımsıkı kucaklar, hayatı boyunca bırakmazmış. İşte sevgiyi, mitoloji böyle açıklıyor. Sevgi, yaradılışımızdaki bütünlüğü aramak, arzulamaktır. İçimizdeki yabancılıkları silip bizi birbirimize dost eden, bayramlarda, seyranlarda, toplantılarda, meydanlarda bizi toplayan enerji sevgiymiş meğer. Sevgidir acıyı tatlı, kötüyü iyi, çirkini güzel yapan, bizi birbirimize dost, sırdaş, arkadaş, sevgili yapan. Sevgidir hayat denizinde bize kaptanlık kılavuzluk yapan.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder